Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, Ramazan ayının dini ritüeller ve manevi pratikler aracılığıyla bireylerin ruhsal sağlığına katkıda bulunduğunu belirtti. Araştırmalara göre, bu tür pratikler kortizol seviyelerini dengeleyerek kaygıyı azaltıyor. Maneviyata yönelen kişilerde düzenli içsel değerlendirme ve anlam arayışı sonucunda ruhsal dinginlik ve iç huzurun arttığı gözlemleniyor. Bal, bu süreçte şükran ve affetme duygularının psikolojik dayanıklılığı desteklediğini ve manevi pratiklerin depresyon riskini azaltabileceğini ifade etti. Ramazan süresince kazanılan ruhsal kazanımların günlük hayata entegre edilmesi öneriliyor.
Bal, Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nde yaptığı açıklamalarda oruç tutmanın bireylerin ruh sağlığı üzerinde olumlu etkiler yarattığını vurguladı. Ramazan ayı, bireylerin sabır duygusunu geliştirmesi için doğal bir ortam sunuyor. Oruç, biyolojik ve psikolojik ihtiyaçların ertelenmesi ile öz disiplin mekanizmalarını güçlendiriyor. Bireylerin stresle başa çıkma becerilerini artıran sabır, zorluklara karşı dayanıklılığı ve duygusal tepkileri yönetme kapasitesini de artırıyor. Bu sayede birey, açlık ve susuzluk gibi zorluklarla başa çıkabiliyor ve duygusal regülasyon yeteneğini geliştiriyor.
Düzenli ibadetlerin ruhsal dinginlik ve iç huzuru artırdığını söyleyen Bal, bu tür pratiklerin stres yönetimini desteklediğini belirtti. Yapılan araştırmalar, dini ritüellerin kaygıyı azalttığını ve yaşamında maneviyattan beslenen bireylerin ruhsal dinginliğinin arttığını ortaya koyuyor. Ancak Bal, depresyon, anksiyete veya diğer psikolojik rahatsızlıkları olan bireyler için oruç tutmanın farklı zorluklar doğurabileceğini de dile getirdi. Oruç, biyolojik ritimlerin değişmesi nedeniyle bazı bireyler için sıkıntı yaratabilir; dolayısıyla ruhsal sorunları olan kişilerin doktorlarına danışarak bu süreci yönetmeleri önemlidir.
Ramazan, bireylerin içe dönüş yaparak kendilerini anlamlandırma sürecine girmesine olanak tanıyarak duygusal dayanıklılıklarını artırabilir. Sedef Koç Bal, bu dönemde bireylerin şükran duygularının arttığını ve olumlu düşünce yapılarının güçlendiğini ifade etti. Şükran, ruh sağlığı açısından koruyucu bir faktör olup depresif belirtileri azaltabiliyor. Bal, sabrın psikolojik dayanıklılığın temel taşlarından biri olduğunu ve duyguları düzenleme becerisini geliştirdiğini belirtti. Ayrıca, affetmek de ruhsal huzuru destekleyen bir unsur olarak öne çıkıyor. Araştırmalar, affetmenin bireyin kaygı düzeylerini düşürdüğünü ve psikolojik rahatlama sağladığını gösteriyor. Affetme süreci, bireyin içsel barışını artırarak daha huzurlu hissetmesine katkıda bulunuyor.
Manevi pratiklerin depresyon riskini azaltabileceğine dikkat çeken Bal, meditasyon ve mindfulness teknikleri ile zenginleştirilmiş oruç ibadetinin zihinsel netlik ve iç huzuru artırabileceğini aktardı. Şükran ve meditasyon gibi uygulamalar, bireyin bilinçli farkındalığını artırarak stresle başa çıkmasına yardımcı oluyor. Manevi pratiklerin beyin üzerindeki olumlu etkileri, bu tür aktivitelerin pozitif duyguları artırdığı ve depresyon riskini azalttığını ortaya koyuyor.
Bal, Ramazan ayında toplumsal dayanışmanın güçlendiğini de vurguladı. Yardımlaşma ve paylaşma, bireyin ruh sağlığını olumlu yönde etkileyerek aidiyet duygusunu artırıyor. Başkalarına yardım etmek, beyindeki ödül sistemini harekete geçirerek mutluluk hormonlarının salgılanmasını sağlıyor. Küçük iyilikler bile bireyin ruhsal tatminini artırabiliyor. Bal, Ramazan sürecinin ruhsal kazanımlarını sürdürebilmek için geliştirdikleri alışkanlıkların günlük yaşamda devam ettirilmesini önerdi.
Ramazan, bireylerin ruhsal sağlıklarını güçlendirmek ve iç huzuru yakalamak adına önemli bir fırsat sunuyor. Ancak her bireyin bu süreci kendi psikolojik durumuna göre yönetmesi gerektiği unutulmamalıdır. Psikolojik rahatsızlıkları olan kişilerin bilinçli hareket etmeleri ve gerektiğinde profesyonel destek almaları önemli bir noktadır.