Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, eşiyle birlikte uyumanın uyku kalitesine etkilerini ele alarak, fiziksel temasın güven hissi sağladığını ve uykuya dalmayı kolaylaştırabileceğini belirtti. Türkkol, bazı bireyler için partnerle yakın temas halinde uyumanın güven verici bir etki yarattığını, ancak bazıları için uykunun sık sık bölünmesine sebep olabileceğini ifade etti. Bu durum, uyku düzeni uyumsuzluğu yaşayan çiftler için ayr ayrı uyumanın ilişki sürekliliğine faydalı olabileceğini ortaya koyuyor. Ayrıca, ideal bir uyku ortamı oluşturmak için çiftlerin benzer uyku saatlerini benimsemesi, oda koşullarını birlikte belirlemesi ve uyku öncesi rahatlatıcı rutinler oluşturması gerektiği önerisinde bulundu.
Uykunun, fizyolojik ve psikolojik süreçlerin etkileşimi içerisinde, vücudun dinlenmesini sağladığı kritik bir zaman dilimi olduğuna vurgu yapan Türkkol, partnerler arasındaki fiziksel temasın uykuya dalma sürecini ve uykunun kalitesini olumlu veya olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtti. Özellikle bedensel yakınlık, örneğin sarılmak veya el ele tutuşmak, oksitosin hormonunun artışını sağlayarak bireyin daha rahat bir uyku deneyimlemesine katkı sağlayabilir. Oksitosin, "bağlanma hormonu" olarak bilinir ve stres seviyelerini düşürerek kaygı bozukluğu yaşayan bireyler için güven hissi yaratabilir.
Bununla birlikte, her çift için fiziksel temasın etkileri farklı olabilir. Türkkol, bazı bireyler için partnerle yakın temasta uyumanın güven sağlayıcı olduğunu, kimileri için bu durumun uykunun bölünmesine yol açabileceğini belirtti. Bu nedenle çiftlerin, kendi konfor seviyelerini keşfetmeleri ve birbirlerinin ihtiyaçlarına uyum sağlamaları gerektiğinin altını çizdi. Fiziksel temasın derecesinin, çiftlerin iletişimleri ile belirlenebileceğini ve uyku kalitesini artıracak çözümler üretilebileceğini belirtti. Örneğin, yakında uyumakta zorlanan çiftler için daha büyük bir yatak veya uyku esnasında fiziksel temasın sınırlandırılması faydalı olabilir.
Uyku alışkanlıklarının farklılık göstermesinin uyku kalitesi üzerinde belirgin bir etki yaratabileceğini de ifade eden Türkkol, bireylerin biyolojik saatlerinin, uykuya dalma sürelerinin ve yatakta hareket etme sıklıklarının uyku ortamını etkileyebileceğini vurguladı. Özellikle, bir partnerin erken yatıp erken kalkmasıyla diğerinin geç saatlere kadar uyanık kalmasının, bir tarafın uykuya dalmasını geciktirebileceğini ve bu durumun dinlenme kalitesini olumsuz etkileyebileceğini belirtti.
Birlikte uyumanın bazı çiftler için duygusal yakınlık ve bağlılık göstergesi olarak algılandığını belirten Türkkol, uyku kalitesini etkileyen faktörler nedeniyle bazı çiftlerin ayrı yataklarda veya odalarda uyumayı tercih edebileceğine dikkat çekti. Bu durumun ilişkinin dinamiğini değiştirebileceği ve bazı bireylerde duygusal mesafe hissiyatı oluşturabileceğini vurguladı. Ayrıca, ayrı uyumanın ilişkinin iletişimi ve birlikte geçirilen zamanın kalitesine bağlı olduğunu aktardı. Yapılan araştırmaların, kötü uyku deneyimlerinin çiftler arasındaki tartışmaları artırabildiğini ve bireylerin huzursuz hissetmesine yol açabileceğini göstermektedir.
Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, çiftlerin daha sağlıklı ve dinlendirici bir uyku deneyimi yaşayabilmeleri için önerilerde bulundu. Çiftler, mümkünse benzer saatlerde uyumaya ve uyanmaya özen göstermelidir. Odanın sıcaklığını, ses seviyesini ve yatak takımlarının rahatlığını birlikte belirleyerek, konforlu bir uyku alanı oluşmasını sağlamalıdırlar. Ayrıca, uyumadan önce meditasyon, nefes egzersizleri veya hafif germe hareketleri gibi birlikte yapılacak rahatlatıcı aktivitelerin, uykuya geçiş sürecini kolaylaştırabileceğinin altını çizdi. Yatak odasının huzurlu bir alan olarak görülmesi ve olumsuz duyguların oraya taşınmaması gerektiğinin önemini vurguladı. Eğer uyku öncesi tartışmalar sıkça yaşanıyorsa, bu durumun fark edilmeli ve gün içerisinde duygular daha sağlıklı bir şekilde ifade edilmelidir.
Son olarak, uyumadan önce telefon veya televizyon yerine kitap okumak, hafif müzik dinlemek veya sohbet etmek gibi aktivitelerin de hem uyku kalitesini artıracağını hem de ilişkiye olumlu katkılar sunabileceğini ifade etti.